İlk gün çocuklarım ile herkeste olduğu gibi depreme yakalandık aynı günün öğlen namazı cami çıkışında minare üstümüze yıkılacaktı son anda durdu ve sonrasında devrildi.
ikinci gün ailelerimizi bırakıp kardeşlerimiz ile beraber Hatay'a geldik, buradaki gördüklerimiz ne filimlerde nede savaşlarda seyredilerler gibi değildi.
Binlerce insan göçmüş binaların altında can veriyordu. Tabi arama kurtarma ekipleri, vakıf ve dernek üyeleri can hıraş çalışıyorlardı. Tekrardan cemaatlerin önemini zor anda din, dil, ırk farketmeksizin yardımlaştığına şahit olduk.
Hatay'da da yıkılmadık yada yıkılmaya yüz tutmayan neredeyse bir bina görmedim, sadece dağlarda var olan bazı köyler müstesna.Yüzlerce insan vefat etmişti.
Aileler de kendi yakınlarını kurtarmak için ellerinden geleni yapıyor, bir hilti bulup enkazın altında olan ailelerini çıkarmak için koşturuyorlardı.
Her Aileden neredeyse bir kaç kişi vefat etmiş ve çoğu kişi ailesini rahmana teslim etmişti.
Bir arkadaşımın bacısı, eniştesi, çocukları enkaz altında olmasına rağmen hep yanımızda canla başla yardım işleri ile uğraşıyordu, ara ara onları hatırlıyor ve ağlıyordu. Elhamdülillah böyle yiğit kardeşler ile arkadaş olma fırsatımız oldu.
İnsanlar soğuğun şiddetinde araçlarda kalıyordu, çünkü ne çadır ne uyku tulumu vardı. Bizde ateş yakıp battaniye dağıtıp beraberce araçta sabaha kadar üşüyerek sabahlıyorduk.
Benzin, Mazot yoktu para ile dahi alamıyorlardı. Paranın bir işe yaramadığı, sadece kardeşliğin para ettiği bir anı yaşıyorduk.
Tabi kimi gencin hala imtihanın farkında olmadan günaha devam ettiğine'de şahit oluyorduk bazı yerler yağma suretiyle..
Maddi durumu olan insanlardan çoğu vefat eden ailelerini alıp şehri terkederek muhtelif illere gidiyorlardı. Bir göç başlatır gibi... Zaten şehrin kendine gelmesi yılları alır gibiydi.
Peki bu hadiseden ders çıkarılacakmı bilmiyorum ama Allah'ın bize olan merhametini bir kez daha tefekkür ediyoruz, bir savaşın 15 yılda yapamadığını 1.5 dakikada yapan bir ilah eğer depremi durdurmasaydı kim durdurabilirdi ve taş üstünde taş, baş üstünde baş kalırmıydı?
Aklımıza Esma dersimizde işlediğimiz Allah cc "El-Mümin" yani kulları emniyet içinde tutan ismi geldi.
Bu fiilini bir nebze çekme suretiyle neler yaşayacağımızı ve bir ömürdür bu ismin altında yaşadığımızı hatırlatıyorduk.
Rabbim bizleri Rahmetinden ve emniyetinden ayırmasın. Bu aciz kullarını affetsin. İstiğfarımızı ve tevbelerimizi kabul etsin. (Estağfurullah ve etubu ileyh)
Bu imtihan ile uzak bildiklerimiz (ölüm) yakın oldu ve kaçtığımız sorumluluklarımız bizi buldu. Bundan sonra bu imtihanı Allah'ın izniyle beraber atlatacağız inşallah hem yardımlaşarak hemde Allaha yakınlaşarak.
Rabbim tüm Müslüman kardeşlerimize rahmet eylesin ailelerine de sabırlar versin.
Ve taziye yakınları da şunu bilsin ki Allahın izniyle şehit olanlara üzülünmez imrenilir. Çünkü onlar Allah'ın yanında (inşallah) rızıklanmaktadırlar.
Serdar Gürbey